Peyami SAFA

 


    Yazarlık Peyami Safa`nın ailesinden gelen bir meslektir Serveti Fürun dönemi şairlerinden İsmail Safa`nın oğlu olan Peyami Safa, 2 Nisan 1899`da İstanbul`da doğdu. Babasının ölümü sonrası yaşadığı yoksulluk ve yakalandığı kemik veremi nedeniyle düzenli bir eğitim almadı. 13 yaşında hayata atıldı geçinmek için para kazanırken kendini eğitmeye çalıştı. Posta Telgraf Nezareti’nde memur olarak çalıştı. Sonrasında öğretmenlik ve gazetecilik yaptı.

   Türkiye edebiyatında adını roman öykü fıkra yazarı olarak duyuran Safa eserlerinde olay yerine psikolojik ruh çözümlemelerine yer vermiştir. Bilinç akışı tekniği, iç konuşma gibi özellikle psikolojik romanlar için vazgeçilmez anlam tekniklerini romanlarında kullanmıştır. Teknik bakımdan romanları oldukça güçlüdür yazdığı karakterlerin kişiliklerine yaşam biçimlerine uygun olarak konuşmasını sağlamıştır. Doğu-Batı çatışması, toplumsal değişimle ortaya çıkan bunalımlar, halkın ahlaksal çöküşü romanlarında başlıca konulardır. Romanlarında kendi dönemini yazdığı karakterlerin gözünden anlatmıştır. Kendisi Türkiye’nin mistik yazarlarındandır, yapıtlarında psikolojik tahlillerle ruhsal çözümlemelere sıkça yer vermiştir. Her şeyin kaynağını madde kabul eden anlayışa karşı çıkmış, ruhu ve inancı ön planda tutmuştur ve bunu yazdığı eserlerde de belli etmiştir aynı zamanda yazılarında betimlemelere oldukça yer vermiştir.

   Kendi adıyla yazdığı yazılar dışında para kazanmak için düzenli olarak yazdığı yazılarda annesinin ismi olan Server Bedia'dan esinlenerek Server Bedi takma adını kullanmıştır. Bu adıyla yazdığı Cingöz Recai adlı polisiye romanı büyük ilgi görmüştür.

   Yazdığı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı romanı Türk edebiyatının ilk otobiyografik romanıdır kendisi bu kitabın ilk baskısını Nâzım Hikmet’e ithaf etmiştir.

   Safa sadece kitap yazmamıştır aynı zamanda hem dergi çıkarmış hem de farklı gazetelerde yazar olarak yer almıştır.

Kültür Haftası (15 Ocak-3 Haziran 1936) ve Türk Düşüncesi (1953-1960) adlarında iki dergi çıkardı.

Birçok farklı gazetede yazılar yazdı bu gazeteler: Tasvir-i Efkâr, Cumhuriyet, Milliyet, Tercüman, Son Havadis

Oğlu Merve’nin kaybından sonra ve yaşadığı diğer olaylardan dolayı kendisini toparlayamayan ve yıpranan Peyami Safa 15 Haziran 1961 tarihinde hayatını kaybetti.

Birkaç Eseri

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930)

Bir Tereddüdün Romanı (1933)

Türk İnkılâbına Bakışlar (1938)

Matmazel Noraliya'nın Koltuğu (1949)

Cingöz Recai (seri 12 kitap)

Biz İnsanlar (1959)

BUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?

 Peyami Safa, nizami eğitimi ve diploması olmamasına rağmen mülakatlarda muhattaplarını etkileyerek dört yıl boyunca çeşitli okullarda öğretmenlik yapmıştır. Üstelik Rehber-i İttihad mektebine öğretmen olduğunda sadece 15 yaşındaydı.

  Peyami Safa'nın baba tarafından soyunun, Fatih Sultan Mehmet'in hocası Akşemseddin'e kadar ulaştığını biliyor muydunuz?  Bu durum soy kütüğünü okuyan tarihçi İsmail Hami Danişment tarafından tespit edilmiştir.


''Fakat eve gittim. Şehrin bir ucundan öbür ucuna. Kenar mahalleler. Birbirine ufunetli adaleler gibi geçmiş, yaslanmış tahta evler. Her yağmurda, her küçük fırtınada sancılanan ve biraz daha eğrilip büğrülen bu evlerin önünden her geçişimde, çoğunun ayrı ayrı maceralarını takip ederdim. Kiminin kaplamaları biraz daha kararmış- tır, kiminin şahnişini³ biraz daha yumrulmuştur, kimi biraz daha öne eğilmiş, kimi biraz daha çömelmiştir; ve hepsi hastadır, onları seviyorum; çünkü onlarda kendimi buluyorum; ve hepsi iki üç senede bir ameliyat olmadıkça yaşayamazlar, onları çok seviyorum; ve hepsi, rüzgârdan sancılandıkça ne kadar inilderler ve içlerinde ne aziz şeyler saklarlar, onları çok.. çok seviyorum.

Eşiklerinde soluk yüzlü, çıplak ayaklı, ürkek ve sessiz çocukların, ellerinde ekmek kabuğiyle ve çerden çöpten yapılmış oyuncaklarla, ağır ağır, düşünerek ve gülmeden oynadıkları bu evlerin arasında kendi evimi ararım ve âdeta güç bulurum, çünkü bunların hepsi benim evim gibidirler.''

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu - Peyami Safa

Yorumlar

Popüler Yayınlar