Nurcan NURAL - Avuçlarımda yalnızlığım
Avuçlarımda yalnızlığım
Geçmedi ne omzumun enkaz yarası ne kalbimin ihanet karası.
Değiştiremedim hiç takvimimin yaprağını, durdu zamanım. Mapushaneden çıkıp
özgürlüğüne kavuşmayı bekleyen bir tutsak misali çentik attım. Ne ben
kavuşabildim özgürlüğüme ne de günler geçmeyi bildi...Bir yerde bir müzik
duydum ve adımlarım sıkılaştı, dans ettim ritmin akışına kapılıp. İçime
ağlamayı öğrendim kalbime aktı gözyaşlarım, gözüme baksan kupkuru oysa ruhum
dupduru...
Yağmur bastırdı, fırtına felaketi yakın anladım.
Yağmuru çok severim ben, çok severdim ben ,dim...Koşmalıyım hadi daha da uzaklara,
belki gökyüzüne kadar ne önemi var ki belki yerin yedi kat altına kadar, belki
aidiyeti bulana kadar. Fırtınanın çığlıkları bastıramadı sessiz çığlığımı...
Siyah bir göz kalemi çektim şöyle biraz da kalbimin karası, bakışlarımın
sertliğiyle yarışamaz hiçbir duvar yığını. Zemine uzandım, çırılçıplak üstelik.
Rüzgâr nasıl da dolaşıyor bedenimde, tenime değen her zerresi ruhumu okşuyordu.
Pencerenin kenarından gelen fesleğen kokusu, avuçlarımdaki ceset kokusunu
bastırdı uzunca bir süre. Denizin sesini duydum uzaklardan, nasıl da sakin dalgalar,
ruhum gibi dingin, soğukkanlı; belli ki fırtınadan çıkma bir deniz bu yoksa
nasıl olur da acımasızca kasıp kavurmaz ortalığı...Biraz susmalıyım ya da hayır
hayır epey bir konuşmalıyım fakat... Anladım, anladım...
Sesim bana yankılandı önce, inanmadım daha çok
bağırdım geri döndü tüm haykırdıklarım, her yer boşlukmuş sesimin yankısından
anladım, yalnızlık ağır değil hafifmiş oradan oraya savrulurken anladım...
Benim bu
ellerimde ne var bilmiyorum... Dokunsalardı kanayacaktı kalbim, sonra dururdu
elbet ve zamanla kabuk bağlar yarası elbet geçerdi, yara dediğin nedir ki elbet
geçerdi. Benim bu ellerimde ne var bilmiyorum, dokunan olmadı yalnızlığıma. Sessizliğin,
kimsesizliğin, tepkisizliğin ürkütücü huzuruna kapıldım bir kere bırakır mıyım
sandın ! Hıçkıra hıçkıra sustum ben çığlıklarımı konuşur muyum sandın, o eli
aldım kalbimin içine koydum uzatır mıyım sandın...Benim bu
ellerimde...Ellerimde işte.
İlmek
ilmek dokudum yalnızlığımı, ince ince işledim. Günlerce gecelerce aylarca...Kaç
seher kaç mehtap bıraktım ardımda unutur muyum sandın...
Yalnızlığımı avucumun içine aldım; öptüm, kokladım,
okşadım ve kalbimin en güzel tahtına yerleştirdim. O tahtı biri devirir mi
sandın...Benim bu ellerimde ne var biliyorum, benim bu ellerimde...
Yalnızlığım.
Nurcan NURAL



Yorumlar
Yorum Gönder