Emine Öykü Güner - UMUDUN FİZYOLOJİSİ
UMUDUN FİZYOLOJİSİ
Umut… Tüm hücrelerimizde bile varlığını koruyan o kadim duygu. Anatomimizin bütününe işlenmiş ve muazzam bir biçimde uyum sağlamış olan umut. Nasıl mı? Midemizde kelebeklerin uçuşu desem. Evet, hayatımızda yaşadığımız içimizde umut çiçeğini sulayıp, büyüten o özel etki. Ama dikkat! Bu etki öyle farazi değil. Umudun da biyolojik bir mekanizması var. Bu duygunun, beynin amigdala bölgesi tarafından oluşturulan “kaç ya da savaş!” refleksi ile ilgili olduğu düşünülüyor. İşte amigdala her zaman tetikte bir asker, bir güvenlik misali neyin gelişmekte olduğunu seziyor. Sezer sesmez de vücudumuzu aksiyon moduna geçiriyor. Şimdi aksiyon moduna geçtik. Bununla beraber de kana karışan adrenalin seviyemiz bir anda yükseliyor. Bu yükselişi duyan otonom sinir sistemi durur mu, durmaz. O da hemen önlemini alıyor ve kanımızı yaşamsal anlamda gerek duymadığımız bölgelerden hızla uzaklaştırmaya başlıyor. Örneğin mide ve bağırsaklarımızdaki kan çekiliyor, vücudun bu ani durum için kullanacağı diğer bölgelere pompalanıyor. Bu olaylara şöyle bir geriden bakacak olursak kan akışında ciddi bir değişiklik yarattığını görürüz. Bu değişimin büyük ölçüde sorumlusu ve yöneticisi onuncu kafa siniri olarak adlandırılan namı değer vagus siniri. Yönetici vagus ne yapıyor? Vagus, kanın çekilmesiye birlikte midenin fonksiyonlarını yavaşlatmasına yardımcı oluyor. Fakat diğer taraftan kalbin atış ritmini de arttırıyor.
Böyle kelimelerle ifade edince bu olayların saatlerce sürdüğünü düşünebilirsiniz
Fakat tüm bu olaylar vücudumuzun ilkel bir biçimde yarattığı ani refleks sonucunda çok kısa sürelerde gerçekleşiyor.
Sonuç olarak bu etkiyi; “midemizde kelebeklerin uçması” olarak adlandırıyoruz.
Tabi şunu belirtmek gerek biyolojisinden fark edileceği üzere midemizde uçan kelebekler her zaman mutlu olaylar sonucunda olmaz. Savaş kaç prensebi bağlamında gerçekleştiği için korktuğumuz, heyecanlandığımız ve tedirgin olduğumuz zamanlarda da bu etki ile karşılaşacağız. Ancak korktuğumuz da bu etki sen yapabilirsin, bu durumları aşabilirsin mesajını verirken mutluyken uçan kelebekler daha da katlar sevincimizi. Yani iki durumda da umut çiçeğimize dokunur. Birinde daha çiçek yeni yeni filizleniyor (korktuğumuz zaman), diğerinde ise çiçekler tüm renkleri ile açılıyor (mutlu durumlarda).
Evet midemizde uçan bu kelebekler içimizdeki umut çiçeğini etkiliyor. Tamam ama bu olaylar plansız programsız bir anda kısa sürede oluyor. İşte böyle oluşu aklıma Bilge Karasu'nun Gece kitabındaki şu satırları geliyor: Ama arada bir, inanılmaz şeyler de oluyor; olmasa, umut diye bir şey kalır mıydı zaten?"
Tüm olaya en geriden bakalım: Aksiyon moduna geçiş ve adresinin yükselişi ile kanımızı yaşamsal anlamda gerek duymadığımız bölgelerden hızla uzaklaştırılması durumu sanki vücut içinde bir şeyler bölünüyor koparıyor da oradan kendini tekrar var ediyor havası yaratıyor.. Oscar Wilde Reading Zindanı Baladı isimli eserinde bu tarif etmeye çalıştığım umudun fizyolojisini bir cümle ile muazzam özetlemiş: İçimizden bir parça kopmuştu, Ve o kopan şeyin adı Umut'tu.



Yorumlar
Yorum Gönder