Nazlıcan ÇANDIR - MODERN YAŞAM
MODERN YAŞAM
Yasamız bu, yazgımız kabulleniş üzerine kurulu. Ruhumuz kaldırımlarımız gibi oldu artık.
Her gün olduğu gibi bugün de yürüyorum sokakları. Zaman yanıbaşımdan akıp gidiyor. Geçip giden yıllar gibi soluyor ömrüm. İnsanlar doğduğumdan beri anlayamadığım bir koşuşturma içinde. Herkesin yüzünde aynı donuk ifade. Sonunda ölecek olan yine bizken neden bunca telaş? Daha kim olduğumuzu, ne istediğimizi bilmeden tükettiğimiz yıllar sonunda ölüm kapıyı çaldığında daha çok erken deyip kabullenecek miyiz yazgımızı. Gerçi her ölüm erken ölümdür. İnsanoğlu bencildir. Her zaman yaşanacak onca gün ve yapılacak işler vardır. Bir de arkanızda kalan dostlarınız iki gün göz yaşı döküp üçüncü gün akbabalar gibi sizden arta kalanları paylaşmaya çalışıp, siz hiç varolmamış gibi hayatlarına devam ediyorlarsa iyice çekilmez oluyor ölüm, tıpkı durmadan şikayet ettiğimiz yaşam gibi. Kim bilir kaç tane dünyayı değiştirme planı soldu o boş bakışlarda, kaç hayat daha oyuncak oldu onları parasıyla yönetenlerin ellerinde bilmiyorum. Bir çöplükte dolaşmak gibi umutlarını kaybetmiş ve hiç uğruna yaşamaya çalışan insanların arasında dolaşmak. Kimse bilmiyor bunca koşuşturmanın neye ithaf ettiğini. En büyük korkum bu galiba. İstemiyordum ve hala da istemiyorum birilerinin elinde oyuncak olmayı, lüks adı verdiğiniz ama birbirini kopyalamış yaşamları ya da yatacak bir yer bulabildiğim için şükretmeyi. Merhametten ve vicdandan yoksun ne kadar düşünceniz varsa hiçbirini istemiyorum. Kimseyle konuşmadan duruyorum. Birbirini kopyalamış günler arasında ben de beni ben yapan köşelerimden adeta budanacağımı, eleştirdiğim insanlara dönüşeceğimi biliyorum. Modern yaşamın getirdiği zehir bu. Biraz para için gece gündüz çalışıp kazanılan parayı yine bize yönetenlere harcamak. Hırs, kibir ve pislikle dolu robot gibi bir yaşam. Modern yaşamın tehlikesi büyük. Modern yaşamın kanına girdiği insanlar bencil ve umarsız. Bu zehir herkese olduğu gibi benim de hayatıma gün gün kök salıyor. Etrafıma baktığım ve olmaktan korktuğum insanlara dönüşüyor olmanın verdiği acı tarifsiz. İçinde bataklık gibi çırpınıp durduğumuz şey kendi kibrimizdi, hiçbirimiz fark edemedik. Kalabalıklar arasına karıştım ve tıpkı onların yaptıkları gibi ben de başım önde yürümeye, kendi kederimde boğulmaya başladım. Boyun eğdikçe kendi gölgesinden korkan köpekler gibi sinmeye, sindikçe sonsuz bir mutsuzluğa mahkumuz.
Nazlıcan ÇANDIR
.jpg)


Yorumlar
Yorum Gönder